Engellilik denildiğinde çoğumuzun zihninde fiziksel bir eksiklik, bedensel bir yetersizlik ya da bir organın işlevini tam anlamıyla yerine getirememesi gibi somut imgeler belirir.
Ancak insanın gerçek engeli ne ellerinde, ne ayaklarında ne de görme ya da duyma yetisinde saklıdır. Asıl engel, kalpte ve zihindedir. Bu gerçek, hayatımızın her anında bizi çevreleyen duvarların nereden kaynaklandığını anlamamızı sağlar.
Fiziksel engelli bireylerle bir araya geldiğinizde, onların yaşama sevinçleri, azimleri ve hayata tutunma çabaları karşısında derin bir hayranlık duyarsınız. Koltuk değneğiyle yürüyen birinin, tekerlekli sandalyesini iten birinin ya da bastonuyla yolunu bulan bir görme engellinin, birçok "engelsiz" bireyden daha cesur olduğunu fark edersiniz. Çünkü bu insanlar, toplumun önyargılarıyla savaşmayı, kendi sınırlarını aşmayı ve hayatı olduğu gibi kabul etmeyi öğrenmişlerdir.
Makalenin tamamını okumak için tıklayın